THBB

Yavuz IŞIK
ERMCO ve THBB Yönetim Kurulu Başkanı
President of ERMCO and THBB

2016 yılını ekonomik ve siyasi anlamda oldukça yoğun bir gündemle geride bıraktık ve 2017 yılına sektörümüze ve ülkemize dair yeni umutlarla merhaba dedik. Her ne kadar ekonomik tehlikenin tamamen geride kaldığını söyleyemesek de, uygulanan para politikaları sayesinde genel seyirde olumlu bir trendden bahsetmek yanlış olmaz.
Sektörün ekonomik durumu ile ilgili Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonunun (YÜF) 23 Şubat 2017 tarihinde Ankara’da yapılan Genel Kurulunda ve Ankara Sanayi Odası Toplantısında değindiğim ve büyük önem arz ettiğini düşündüğüm konuları sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Yakın dönemdeki gelişmeler, Türkiye ekonomisinin son yıllarda yaşanan farklı nitelikteki şoklar karşısında dayanıklılığını koruduğunu ortaya koymuştur. Bu durumu uluslararası kuruluşlar da teyit etmektedir. 15 Temmuz ve sonrasında yaşanan gelişmeler, jeopolitik kırılganlıklar, 2016’nın son ayında FED'in aldığı faiz kararı, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin yatırım yapılabilir seviyesini aşağı çekmesi, Trump ekonomisinin getirdiği belirsizliklere rağmen Türkiye ekonomisi çok ciddi bir zarar görmeksizin yoluna devam etmektedir.

3. Çeyrek GSYH büyüme rakamımız yüzde 1,8'lik bir daralmanın yaşandığını göstermiştir. Diğer taraftan öncü göstergeler, iktisadi faaliyette 2016 yılının üçüncü çeyreğinde gözlenen daralmanın kalıcı olmadığına ve ekonominin ılımlı bir toparlanma sürecine girdiğine işaret etmektedir. Bunda iki politikanın etkisi olduğu kanaatindeyim.

Öncelikle Merkez Bankasının yakın dönemde döviz piyasasında gözlenen oynaklığın olumsuz etkisini sınırlamak amacıyla kapsamlı ve güçlü bir parasal sıkılaştırma yapması önemlidir. Merkez Bankası aldığı kararla piyasalara gerekli mesajı vermiş, hazır beton ve inşaat sektörleri açısından da bu kararın yerinde olduğu görülmüştür.
Ekonominin ılımlı bir toparlanma sürecine girmesini sağlayan diğer unsur ise maliye politikasıdır. 2016 yılının son çeyreğinden başlayarak bugüne kadar konut sektörüne yönelik alınan tedbirler sektörün ayakta kalmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Faiz politikası ile birlikte düşünüldüğünde, iktidarın vergi politikası araçlarını doğru kullandığını görmekteyiz.

Ancak kuşkusuz, atılan bu adımların devam etmesi gerekmektedir. Bunun iki nedeni vardır. Öncelikle 2017, küresel boyutta, standart risk ölçütleri ile fiyatlanması zor belirsizlikleri içeren bir yıl olacaktır. ABD ekonomisinin olumlu ekonomik performansının sürme potansiyeli dolardaki değerlenme sürecine destek verecektir. Ancak Trump ekonomisinin yönü ve ağırlığı öngörülemediği için şu aşamada halen küresel piyasalar yönünü bulamamıştır. Buna bağlı olarak içinde Türkiye'nin de yer aldığı gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketleri oynak seyrini sürdürmektedir ve sürdürmeye devam edecektir.

2017 senesinde ABD ekonomi politikalarının ne boyutta uygulanacağının belirsiz olması, ihtiyatlı olmamızı, ekonomi yönetiminin ise inşaat sektörünü ve biz sanayicileri desteklemesini gerekli kılmaktadır. Zira henüz olası etkiler ne piyasaların ne de FED'in kendi projeksiyonlarına tam olarak yansımış durumdadır. Bu da para ve sermaye piyasalarındaki rüzgârın şiddetini ve yönünü çok ciddi etkilemektedir. Böyle bir konjonktürde imalat yapmak, ticaret yapmak önemli ölçüde risk içerecektir ve hükûmetin bu riskleri azaltacak, sektörlerimizin önünü açacak her türlü uygulamasına ihtiyaç vardır.

Diğer taraftan 2017 yılından itibaren inşaat sektörü Türkiye açısından çok daha önemli hale gelmiştir. Bunun nedeni, TÜİK tarafından milli gelir hesabında yapılan yeni düzenlemedir. 2016 Aralık ayında açıklanan yeni milli gelir hesabı sonrasında inşaat sektörü katma değeri Türkiye'de yüzde 55 yukarı yönlü revize edilmiştir. İnşaat sektörü, geçmişten farklı olarak artık resmi kayıtlara gerçek değeri ile yansıyacaktır. Bu da inşaat sektörünün ekonomideki göreli ağırlığını artırmaktadır. Eskiden yüzde 9 civarında olan inşaat yatırımlarının GSYH'ye oranı yeni düzenleme ile yüzde 16'ya çıkmıştır; inşaat sektörünün GSYH içindeki payı yüzde 80'e yakın artış göstermiştir.

Tüm bu verilerin anlamı, 2017 senesinde Türkiye'de inşaat sektörünün ve Türkiye ekonomisinin gelişmesi demektir. Milli gelir hesabındaki yeni düzenleme sonrasında kamu, inşaat sektöründeki gelişmelere çok daha duyarlı hale gelecektir. Bu da inşaatın alt bağlantılı sektörleri olarak bizlerin, girdi sağlayıcılarının, üretimini daha da önemli kılmaktadır.

Kalkınma Bakanlığının verilerine göre 2017 senesinde, kamu yatırımlarının yüksek seyredeceği anlaşılmaktadır. Buna göre kamu, 2017'de yatırımlarını yüzde 17 artırmayı planlamaktadır. Toplam yatırım artışlarını belirleyen en önemli etken ise kuşkusuz inşaat yatırımları olacaktır. Özel sektör kanadında konut yatırımlarının da canlanması ile birlikte 2017 senesinde bir hareketlenme beklemekteyiz. Ancak henüz bu hareketlenmeden biraz uzak olduğumuzu görüyoruz. Sektördeki faaliyet, güven ve beklentiyi ölçümlediğimiz “Hazır Beton Endeksi” ile sektörümüzdeki gelişmeleri aylık bazda takip edebiliyoruz. Buna göre 3 farklı endekste de yeni yılın ilk ayında, bir önceki aya göre bir toparlanma görülmekle beraber bunun bir iyileşmeye işaret ettiğini henüz söyleyemiyoruz. Söz konusu artışları, şu aşamada hazır beton ve inşaat sektörlerindeki toparlanmanın bir sinyali olarak görmüyoruz. Bu zorlu dönemle başa çıkabilmek için, hükûmetimizin bütçe disiplininden aşırı taviz vermeksizin kamu harcamaları ile ekonomiyi desteklemesini bekliyoruz.

200’e yakın yan sektörü içinde barındıran inşaat sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesinde önemli bir rol oynamaktadır. 1.264’den fazla tesisin faaliyet gösterdiği, 16,4 milyar Türk Lirasını bulan cirosu, 38 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 107 milyon metreküpü bulan üretimiyle sektörümüz bu büyümeye oldukça büyük bir katkı sağlamaktadır.

Hazır beton üreticileri olarak uzun yıllara yayılan özverili çalışmamız sayesinde yıllık üretim hacmimizle Avrupa’daki beton üretiminin başını çekmekteyiz dünya genelinde ise Çin ve ABD’den sonra en çok beton üreten üçüncü ülke konumundayız. THBB olarak dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Akademisyenlerimizle yürüttüğümüz ortak çalışmalarımızla yenilikler konusunda sektörümüze öncülük ediyoruz. Sektörümüzün ürettiği muazzam miktardaki beton, son teknolojilerle ve yüksek dayanım sınıfında üretilmektedir. Firmalarımız, dünyadaki yeni trendleri kolaylıkla yakından takip edebilmekte, düzenlediğimiz etkinlikler sayesinde dünyanın her yerinden beton üreticileriyle bir araya gelip fikir alışverişinde bulunabilmektedir. Bu da bizlere kuruluş amacımızın başarılı olduğunu açıkça göstermektedir.

THBB dünyaca tanınan, saygın bir sektörel kuruluş haline gelmiştir. Birliğimiz 1991 senesinden bu yana üye bulunduğu Avrupa Hazır Beton Birliğinin 2014 senesinden bu yana Başkanlık Komitesi’nde yer almış ve üyelerimizin sesinin Avrupa’da da duyulması için faaliyetler yürütmüştür. Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye Hazır Beton Birliği, ERMCO Teknik ve Sürdürülebilirlik Komitelerinde aktif olarak görev almakta, bu komitelerin gündemlerinin belirlenmesinde söz söylemektedir.

Bu konumumuzu daha da güçlendirmek ve sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübe ile referans bir ülke konumuna ulaşmamız için sektörel diyalog ve işbirliğinin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda, firmalar arası bilgi alışverişinin yanı sıra, sektörümüzün vizyonunu ve yol haritasını belirlemek açısından da çok önemli bir buluşma olan Beton fuarlarını düzenliyoruz.

13-14 Nisan 2017 tarihinde yapacağımız Beton 2017 Kongresi’nde; beton bileşenleri, üretimde ve yerinde nitelik denetimi, özel betonlar, özel projelerde beton tasarım ve çözümleri, beton üretiminde geri kazanım ve geri dönüşüm, beton yollar ve karayolu beton güvenlik yapıları, beton santrali ve sevkiyat verimlilikleri, beton teknolojisinde son gelişmeler başlıkları altında sektörün gelişimine katkı sağlayacak bildiriler sunulacak. Böylece, beton ve betonu oluşturan malzemeler konusunda yapılacak yeni çalışmaları teşvik ederek sektörümüzün gelişmesine katkı sağlayacağız. Yaklaşık 400 delegenin katılacağı ve 60’a yakın bildirinin sunulacağı kongremizi akademisyenler ve araştırmacıların yanı sıra sektörümüzün ve yan sanayi firmalarımızın temsilcileri de yakından takip edecek.

13-15 Nisan 2017 tarihleri arasında 9.sunu düzenleyeceğimiz fuarımızda ise hazır beton, çimento, agrega ve inşaat sektörleri ile ilgili son teknolojik ürünler, araç, makine ve ekipmanlar, hizmet ve donanımlar sergilenecek. 65 firmanın 150 marka ile katılacağı fuarımızın 10.000 ziyaretçiyi ağırlamasını bekliyoruz. Avrupa, Asya, Afrika ve Orta Doğu’dan çok sayıda profesyonel katılımcının da ziyaret edeceği fuarımız, İstanbul Sanayi Odası, Ankara Sanayi Odası, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Türkiye Müteahhitler Birliği ve Çevre Dostu Binalar Derneği tarafından da desteklenmektedir.

İnşaat, hazır beton ve ilgili tüm sektörleri aynı çatı altında buluşturacak olan kongremize ve fuarımıza beton firmalarımızın katılımı çok önemlidir. Ayrıca, ilgili tüm firma yetkililerini kongremizdeki sunumları dinlemeye ve fuarımıza katılmaya ve sektördeki son gelişmeleri takip etmeye davet ediyorum.


Yukarı Çık